Özellikle aşırı sağ partilerin söylemleri ve Almanya için Alternatif Parti (AfD) ile Hristiyan Demokrat Birlik Partisi'nin (CDU) yakınlaşması onları tedirgin ediyor.
Almanya'da 23 Şubat'ta yapılacak erken genel seçimler, ülkenin yakın tarihindeki en kritik seçimlerden biri olarak görülüyor.
Bu seçimler, ülkenin hem siyasi hem de ekonomik açıdan çalkantılı bir süreçten geçtiği bir dönemde gerçekleşiyor.
Göçmen meselesi gündemin ilk sıralarında
Aşırı sağcı AfD partisinin ciddi oy oranlarına ulaşması, geleneksel merkez sağ ve merkez sol partilerin gerilemesi siyasi dengeleri alt üst ederken, sandıktan nasıl bir koalisyon çıkacağı noktasında belirsizlik sürüyor.
Göçmenler ve sığınmacılar konusu ise gündemin en önemli başlıklarından biri haline gelmiş durumda. Göçmen meselesi, sağdan sola kadar neredeyse tüm Alman partilerini birleştiren bir konu olarak öne çıkıyor.
Göçmenler sonuçları endişe ile bekliyor
Rojhılatlı Kürt mülteci Emir Şini, geçen ayın sonunda sığınma başvurusunun reddedildiğini belirterek "Bana hiçbir tehlikeniz yok, oturum için başvurabilirsiniz dediler. Siyasi faaliyetlerim nedeniyle İran'da hayatım tehlike altında. Başvurumun reddedilmesi beni şaşırttı” diye ekledi.
Bavyera eyaletine bağlı Vechta’da yaşayan ve iki çocuk babası olan Şini, tüm ailesinin oturum taleplerinin reddedildiğini belirterek, "Seçimlerin yaklaşmasıyla kaderimizin ne olacağını bilmiyoruz. Oysa ben bir siyasi partinin üyesiyim ve eş ve iki çocuğumla geri dönmemiz kesinlikle güvenli değil” diyerek endişelerini dile getirdi.
Sadece Emir Şini değil, diğer mülteciler de endişeli.
Suriyeli mülteci Alia, "Geçen hafta Münih'teki saldırıyı görünce ağladım, neden böyle bir şey yapılır anlamıyorum" dedi.
On yıldır Almanya'da olan Alia, iki çocuğuyla birlikte kalış süresinin uzatılmasını istiyor ve geri dönmek istemiyor.
Resmi Alman istatistiklerine göre, 2015'ten bu yana Suriye, Irak ve Afganistan'dan 1 milyon 200 binden fazla kişi sığınma başvurusunda bulundu.
Sınırların sıkılaştırılması talebi
Mevcut Alman hükümeti, seçim kararı verilmeden önce sınırları sıkılaştıran bir paket kararlar aldı, ancak muhalefet bunun daha da ötesini istiyor.
Son günlerde AfD'nin özellikle "Göç düzenlemesi planını uygulayacağız" söylemine karşı protesto gösterileri arttı.
Çoğu insan, planın toplu bir geri gönderme anlamına geldiğini düşünüyor. AfD'nin yöneticileri ve üyeleri açıkça "Geldiğiniz yerlere geri dönün" diyor.
Şu anda Almanya'nın göç politikasının geleceği, kurulacak koalisyon hükümetine ve varılacak anlaşmalara bağlı.
Partiler arasında göç tartışması
Aylardır CDU, Almanya'daki en büyük muhalefet partisi olarak ekonominin gelecek seçimdeki asıl gündem maddesi olduğunu vurguluyordu.
Ancak geçen hafta parti lideri Friedrich Merz, partisinin gündemini tamamen değiştirdi ve göçmenleri öncelikli endişe konusu haline getirdi.
Bu konu, geçen yıl AfD'nin bir bölgede seçim kazanmasına neden oldu.
Merz'in göçmenler hakkındaki açıklamaları, sınırların sıkılaştırılması ve göçmenler tarafından gerçekleştirilen saldırılar nedeniyle kalış izni verilmesi konularını içeriyor.
Hristiyan Demokrat Parti, seçimlerde göç konusunda köklü değişiklikler hedefliyor ve sürekli bir sınır politikası, ülkeye yasadışı giren tüm göçmen ve mültecilerin reddedilmesi, sığınma başvurusu reddedilen mültecilerin alıkonulması gibi taleplerde bulunuyor.
Hristiyan Demokrat Parti, parlamentoda diğer iki parti ve AfD'nin desteğiyle sınırların sıkılaştırılmasını içeren yasa tasarısını geçirmek istiyor. Bir aydan kısa bir süre içinde CDU'nun politikasının Almanya içinde ve Avrupa'da ne tür bir etki yaratacağı netleşecek - Almanya en fazla mülteci kabul eden ülkelerden biri olarak biliniyor.
Muhafazakâr Avrupa kitabının yazarı Allan Posner, "Merz, Ronalt Reagan kadar sert, çalışma prensipleri değişmez. Şirket vergilerini düşürmek, enerji maliyetlerini azaltmak, insanları sosyal yardım merkezlerinden iş merkezlerine taşımak istiyor, ancak siyasi açıdan kısa görüşlü ve bu endişe verici" dedi.
Hükümet ortağı olan SPD ve Yeşiller partileri, CDU'nun göçmen sayısına sınır koyan ve bazı aile haklarını kapsamayan yasa tasarısına karşı çıkıyor. Göçmenlerle dayanışma içindeki partiler, bunun bir duvar inşa edeceğini ve adımların aniden atılmaması gerektiğini söylüyor.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, bu girişimler konusunda uyarıda bulunarak, "CDU, CSU ve AfD'nin parlamentoda çoğunluğu olmamalı, aksi takdirde gelecek hükümet felaket olur" dedi.