İmralı Cezaevi'nde 1999 yılından bu yana tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan'ın çağrısı, yaklaşık 3 milyon Türkiye kökenlinin yaşadığı ve büyük Türk ve Kürt diasporasına sahip Almanya'da siyasette geniş yankı buldu.

Almanya Başbakanı, Sosyal Demokrat Parti'li (SPD) Olaf Scholz, "PKK, Almanya'da yasak olan bir terör örgütüdür ve yürüttüğü savaş şimdiye dek büyük bedeller ödetmiştir. Öcalan'ın çağrısı mevcut savaş ortamından çıkılması ve Kürt meselesinde kalıcı barışçıl bir aşamaya gelinmesi için bir fırsat sunmaktadır" açıklamasını yaptı.

Almanya Dışişleri Bakanlığının yaptığı yazılı değerlendirmede de "Abdullah Öcalan'ın PKK ve bağlı gruplarına silah bırakma ve PKK'yı feshetme çağrısını memnuniyetle karşılıyoruz. Bu, on binlerce insanın hayatına mal olan ve on yıllardır süren terör, şiddet ve misilleme sarmalını kırmak için tarihi bir fırsat sunacaktır" denildi. "Şiddetin sona ermesinin önemli bir ilk adım" olacağını vurgulayan Alman Dışişleri, "Türkiye halkı için uygulanabilir bir çözüme giden yolda daha fazla adım atılması gerekmektedir" ifadelerini kullandı.

"Öncelikle Türkiye'deki Kürtlerin kültürel ve demokratik haklarına saygı gösterilmesi ve bunların güvence altına alınması" gerektiği vurgulanan açıklamada, "TBMM'nin bu sürecin şekillendirilmesinde ve üzerinde uzlaşılan çözümlerin bağlayıcı bir şekilde yaşama geçirilmesinde" merkezi rol oynadığı belirtildi. Açıklamada, Alman hükümetinin "Böyle bir süreci desteklemek için elinden geleni yapmaya hazır olduğu" da vurgulandı.

"Öcalan'ın sözleri derhal hayata geçirilmeli"

23 Şubat seçimlerinin galibi Hristiyan Birlik (CDU ve CSU) partilerinin Meclis Grubu Dış Politikalar Sözcüsü Jürgen Hardt da DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada "Terör örgütü PKK'nın feshedilmesinin vakti çoktan gelmiştir. Kürt azınlığın hakları yaşanan baskılara rağmen, demokratik bir parti olan DEM tarafından oldukça etkin biçimde temsil edilmektedir. Bu arada Öcalan'ın sözlerinin derhal hayata geçirilmesi de gerekmektedir" dedi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da uzlaşma sinyalleri vermesinin vakti geldiğini kaydeden Hardt, "Örneğin Kürt belediye başkanları yeniden görevine gelmeldir" ifadelerini kullandı. "Umut dolu bir sürecin henüz başındayız" diyen Hardt, Kandil'den de olumlu yanıt beklediklerini vurguladı. 

Sol Parti: Kürtlere yönelik şiddet son bulmalı

Kürtlerin temel haklarını sık sık gündeme getiren ve bu nedenle PKK'ya yakın olmakla eleştirilen Sol Parti'nin önde gelen isimlerinden Federal Meclis Dışişleri Komisyonu Üyesi Gregor Gysi de Öcalan'ın çağrısından sonra Türkiye, Suriye ve Irak'taki Kürtlere yönelik her türlü şiddetin derhal sonlandırılmasını beklediklerini söyledi.

Bunun acilen ihtiyaç duyulan barış süreci ve Türk halkıyla Kürt halkı arasındaki uzlaşmanın ilk adımı olacağını belirten Gysi, "Bundan 15 yıl önce Norveç'te bağımsız ve her iki tarafın saygı gösterdiği bir otorite bu amaçla görev almıştı, böyle bir otorite şimdiki sürece de eşlik etmelidir" diyerek 2010-2011 Oslo barış sürecine işaret etti. Gysi, bağımsız bir aktörün yeni barış inisiyatifine aracılık etmesini önerdi.

Gysi, ayrıca Almanya ve AB'nin Türkiye cezaevlerindeki binlerce siyasi mahkumun serbest bırakılması için çaba göstermesi gerektiğini ve bunun yeni süreci ileri taşıyacak makul adımlardan biri olacağını belirtti. Gysi, Berlin'deki Türkiye Büyükelçiliğine de Öcalan ile görüşme yönündeki istediğini ilettiğinin altını çizdi.

Erdoğan'ın amacı Anayasa değişikliği mi?

Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) Federel Meclis milletvekili ve Alman-Türk Parlamenterler Grubu Başkan Vekili Macit Karaahmetoğlu da konuya ilişkin açıklamasında, Öcalan'ın PKK'ya silahları bırakması ve kendini fesh etme çağrısı yapmasını "büyük memnuniyetle" karşıladığını belirtti.

"Terör örgütünün yürüttüğü savaşta hayatını kaybedenler Türk toplumunda derin yaralar açmış bir acıdır. Tarihin bu karanlık sayfası gerçekten de PKK'nın lağvedilmesiyle sonuçlanırsa büyük bir rahatlama sağlayacaktır" diyen Karaahmetoğlu, bu çağrının Erdoğan'ın girişimiyle yapıldığının "aşikar" olduğunu ifade etti. "Erdoğan'ın amacı gerçekten de PKK'nın silahsızlanması mıdır, bunu bekleyip göreceğiz" diyen Karaahmetoğlu, böyle sonuçlanırsa Erdoğan'ın ülke tarihinde önemli bir yer edineceğini söyledi. Karaahmetoğlu, sözlerini "Erdoğan'ın amacının iktidarda kalmak olduğu anlaşılırsa o zaman da imajı ve mirası daha da zedelenecektir" diye sürdürdü.

Erdoğan'ın asıl amacının Anayasa'ya aykırı olduğu halde görev süresinin uzatılmasını garantilemek olabileceğini belirten SPD'li vekil, Erdoğan'ın DEM Parti'nin desteğini alması halinde Anayasa değişikliği için yeter çoğunluğa ulaşabileceğine ve böylece bir kez daha cumhurbaşkanlığının mümkün olabileceğine dikkat çekti. Karaahmetoğlu, "Olur da DEM önümüzdeki süreçte 'Erdoğan'ın ömür boyu sürecek bir Cumhurbaşkanığı diktatörlüğünü' hayata geçirmesine destek verirse bu Türkiye'de demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri için çabalayan insanlar için büyük ve acı bir yenilgi olacaktır" dedi.

"Selahattin Demirtaş serbest bırakılmalıdır"

Alman-Türk Parlamenterler Grubu Başkanı, Yeşiller vekili Max Lucks da Öcalan'ın silah bırakma çağrısının yeni Türk-Kürt barış süreci için bir dönüm noktası olabileceğini kaydetti. Sosyal medyadan yaptığı açıklamada Lucks, "Eğer Türk hükümeti ile PKK arasındaki barış görüşmelerinin koşulu PKK savaşçılarının silah bırakmasıydı ise o zaman gerçek bir barış sürecini kolaylaştırmak için hamle sırası artık Türk hükümetinde" dedi. Sürdürülebilir ve adil bir barışa ihtiyaç oduğunu da vurgulayan Lucks, "Böyle bir süreç ancak parlamento ve sivil toplum sürekli olarak sürece dahil olursa başarıya ulaşabilir. Buna, iç savaşın ve Türk devletinin neden olduğu kaçış ve sürgünlerin tarihsel muhasebesinin yanı sıra PKK'nın insanlık dışı faaliyetlerinin muhasebesi de dahildir" diye konuştu.

Kürt meselesine barışçıl bir çözümün aynı zamanda komşu ülkeler için de istikrar anlamına geleceğini vurgulayan Lucks, "Suriye'de böyle bir süreç kuzeydoğuda uluslararası alanda tanınan ve güçlendirilmiş bir özerk bölgenin oluşmasını sağlayabilir. Irak'ta ise Ezidiler için barışa kavuşmuş bir Şengal nihayet elde edilebilir" diye devam etti.

Barış sürecinin Avrupa için de bir fırsat sunduğunu ve Türkiye'de demokrasi ve insan hakları açısından durumun iyileşmesinin ümit edilebileceğini belirten Lucks, "(Türkiye'de) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının uygulanması ve Avrupa Konseyi üyesi olarak kalınması ilk kez mümkün görünüyor. Bu aynı zamanda Almanya-Türkiye ilişkilerini de kurtaracaktır" dedi. Lucks, açıklamasını "Türk hükümeti şimdi AİHM'e uymaya ve seçilmiş milletvekillerine yönelik avına son vermeye çağrılmaktadır. Özellikle Selahattin Demirtaş bir an önce serbest bırakılmalıdır. Alman hükümeti olası yeni bir barış sürecini teşvik için elinden geleni yapmalıdır" sözleriyle sürdürdü.

Kaynak /dw