HAMBURG

Siyaset Bilimci Bülent Güven Seçim Sonuçlarının Yansımalarını yazdı

Siyaset Bilimci Bülent Güven Türkiye’de gerçekleşen seçim sonuçlarını değerlendiren bir yazı kaleme aldı. Siyaset Bilimci yönüyle Manşet gazetesine ‘Seçim Sonuçlarının Yansımaları’ başlıklı yazısında seçimleri değerlendiren Güven, birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu.

Bülent Güven’in seçim değerlendirmesini içeren kaleme aldığı yazısı şu şekilde:

Seçim Sonuçlarının Yansımaları

İkinci turu 28 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşık 150 yıllık seçim tarihimizin en gergin ve çekişmeli geçen seçimlerinden birisi oldu. Sosyal medyanın yaygınlaşmasının da etkisi ile “fake news“ olarak tabir edilen manipülasyona dayalı medya kampanyaları seçim sürecinde partiler ve siyasi angajman içinde bulunan kişi ve gruplar tarafından sonuna kadar kullanıldı.

Fakat bütün bu gayretlere rağmen, Türkiye’nin sosyolojik fay hatlarının yansıması olan seçim sonuçlarında bundan önceki seçimlere kıyasla bir değişim olmadı. Türkiye’de seçmenin kabaca yüzde 65’i milliyetçi ve muhafazakâr olan sağ partilere, yüzde 35’i de sol partilere oy vermektedirler. İYİ Parti, MHP; AK Parti, BBP, Yeniden Refah gibi sağ partilerin aldığı oylar ile CHP ve YSP’nin oylarının toplamı alındığı zaman, bu gerçeğin son seçimde de teyit edildiğini görmek mümkün. Cumhurbaşkanlığı seçiminde de yeniden Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan bundan önceki iki seçimden aldığı yüzde 52’lik oy oranını son seçimde de koruduğu görülmektedir.

Seçimlerin bu şekli ile sonuçlanmasının Türkiye’nin toplumsal huzuru için ne tür yansımalarının olacağı önemli bir tartışma konusu. Türkiye etnik (Kürt / Türk) ve mezhepsel (Alevi / Sünni) temelde heterojen bir toplum yapısına sahip. Yeni bakanların öz geçmişine bakıldığı zaman gayet nitelikli kişilerden oluşmaktadır. Ayrıca toplumsal dengenin sağlanması açısından bazı isimlerin bakan yapılması önemi bir gelişmedir. Kabinede başta Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın Zaza olması, MİT Başkanı ve dışişleri, ekonomi gibi bakanlıkların başında Kürt kökenli bakanların atanması Türkiye’deki şehirleşme ile birlikte zaten harmanlaşan nüfusun bu şekli ile toplumsal entegrasyonun hızlanacağı kanaatine varılabilir. Bu anlamda kabine de Alevi kökenli bir veya birkaç bakanın olmamış olması önemli bir eksikliktir. Ayrıca tek kadın bakanın bulunması kabinenin bir başka eksiğidir. Bu eksiklerin dışında son dönemlerin en nitelikli bakanlar kurulunun oluştuğunu söylemek mümkün.

Bundan sonra önemli olan Türkiye’nin özellikle ekonomi alanındaki var olan sorunlarının ivedilikle „ortodoks“ iktisadın kuralları çerçevesinde bir istikrar programı ile çözülmesi. Yeni maliye bakanı Mehmet Şimşek’in bu konuda yaptığı açıklamaları ümit verici. Hafize Gaye Erkan’ın Merkez Bankası başkanlığına atanması piyasalara güven verip Türkiye’nin finansman sıkıntısının azaltmak için doğru bir tercih.

Seçimlere yurtdışında yaşayan Türkler açısından bakıldığı zaman, nasıl bir değerlendirme yapmak lazım? Öncelikle yurtdışında yaklaşık sekiz milyona yakın insanımız yaşıyor ve bunların 3,4 milyonu seçmen konumunda. Belirtmek gerekir ki son beş yılı yurt dışında yaşayan Türkler açısından kayıp yıllar olarak görmek mümkün. SGK üzerinden emeklilik hakkının geri alınması, askerlik bedelinin bin avrodan önce altı bine çıkarılması, daha sonra dört binde sabit tutulması, iki yıllığına araç götürülmesinin birçok şarta bağlanması bu kayıpların bazılarıdır.

Son seçimde hemen hemen bütün partilerin yurtdışı Türklerine yönelik vaatleri arasında bu problemlerin çözümüne yönelik beyannameler var, fakat bu konuda pek iyimser olmak mümkün değil. Bu karamsarlığın nedeni takip edebildiğim kadarı ile AK Parti dışında hiçbir partinin yurtdışında sosyalizasyonunu geçirmiş ve yurtdışında yaşayan insanların sorunlarına vakıf aday göstererek milletvekili seçtirmedi. AK Parti ise söylenen kriterlere uyan tek aday olarak Oğuz Üçüncü’yü aday gösterdi. Oğuz bey daha önceki görevlerinden ve kişisel birikiminden dolayı bu işi en iyi yapabilecek isimlerden birisi, ama tek başına tüm bu sorunları takip edip çözüme kavuşturabilir mi, onu görmek lazım. Ayrıca yine aynı kriterlere uyan Mustafa Yeneroğlu var, fakat Yeneroğlu AK Parti’de iken başarılı bir şekilde yürüttüğü temsiliyet görevini Deva partisine geçtikten sonra ilgisini iç politikaya yönelttiği için, bıraktı. Bundan dolayı yurtdışının bir seçim bölgesi olarak yurtdışında yaşayan insanımızın nüfus oranına tekabül eden sayıda milletvekili çıkarılabilmesi bu sorunların çözümü için fazlasıyla önemli.