"VESİLE-İ SAADETİMİZ"

Canlar, pek çok şekilde övülmüş hususi dünyamızın en sevgilisi ve günde beş defa kendisine biat ettiğimiz Fahri Âlem Efendimizi konuşacağız.
Haydi buyrun sabırla heyacanımızı diri tutmak şartıyla başlayabiliriz...

Ümmetine karşı şefkatin en üst derecesi ile iltifat ederek merhametini esirgemeyen ve  herkesin mahşer gününde dehşet, korku ve telaş içinde olan biteni izlerken; hatta enbiyalar dahi kurtuluş ehli oldukları halde şaşkınlık içinde şahsına ait kaygılar ile kendini kurtarma telaşı içine girmişken, öyle muazzam bir merhamet ve acıma duygusu ile ümmetinin kederi ile müteessir olan ve bir yönüyle Allah'ın Rahîm isminin tecelligâhı olan mümtaz kişiliği ve karşılıksız sevgi ile ''ümmeti ümmeti'' diye sevgisini açığa vurması nübüvvet vazifesinin ona verdiği âlicenaplık olduğunu söyleyebiliriz.

Öyle ki daha henüz yeni dünyaya geldiği gün bile orada bulunan zevatında doğruluğunu kabul ettiği ve muhterem, mübarek validesinin beyanı ile onun mucizesi kabul edilen ve yine dilinden dökülen ''ümmeti ümmeti'' yakarışlariyla birlikte ağlamaklı hâli ümmetine karşı hassasiyetinin tâ oradan itibaren başladığı tarihî vesikalar ile bilinmektedir.

Hususen buraya dikkat etmenizi istirham ediyorum. Hususi dairesinde bulunan yakın çevresine gösterdiği çok yüksek ve ileri derecede ki şefkati akraba ve yakın çevresi ile sınırlı kalmamış.
Bütün ümmetine karşı aynı yüce duyguyu beslemiştir. 
Meşhur herkesçe bilinen bir sözü ile yazımızı pekiştirelim:
"Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız."

Evet, kesinlikle dinlenmeye ve tatbik edilmeye layık, içinde samimiyet olan bu söz aynı zamanda bizim için önemli bir miras ve nasihattir.

Haddi zatında bütün gizlilikleri Allah'ın izniyle bilen hâlıkı hakimin iradesiyle bütün insanların tekrar diriltilerek toplandığı haşir meydanındaki  büyük tedirginliği görmüş ve ümmetinin iki cihan saadeti ile ciddi alâkadar olmuş, hatta  anne babanın yapamadığını onun sabahlara kadar göz yaşı dökerek secde halinde Allah'a yalvarmak, yakarmak suretiyle yine ümmeti ümmeti diyerek hüzünlendiğini ittifaken bize bildirilen İslami kaynaklardan biliyoruz.

Dostlar, ümmetinin manevi olarak, güzel ahlak ile birlikte yükselmesi için mücadele eden Rabbimizin kendisine benim sevgilim diyerek hitap ettiği İslam dininin ilk hükümdarı, risalet vazifesi ile kalbimizin en itinalı yerinde taht kuran büyük bir başkandan velhasıl  peygamberden söz ediyorum.

Bir çok yerde tekrarlanarak ifade edilen bir sözünü, hatta vasiyet niteliği taşıyan sözünü buraya not düşmekte fayda vardır.

"Size iki şey bırakıyorum. Onlara sıkıca tutunursanız kurtuluşa erersiniz. Biri insanın dünyevi ve uhrevi saadet ve selametine vesile olan kitabullah'tir; diğeri ise Âli Beytimdir."

Yani temiz, pak sülalesine, nesline tâbi olmak, onları sevmek ve bizzat Resulullah Efendimizin emirlerine ve harekatına dair ne varsa ders niteliğinde kabul edip en yüksek derecedeki ahlakından dolayı kıymetli halleri ve tavırları nedeniyle kendisine derin bir saygı ile benzemek ve onu yaşamaktır...

Elbette gayet kıymetli ve bu derece şefkatli ve merhametli bir rehberin sözlerini, hâl ve tavırlarını sertaç edip yaşamak çok müstesna ve şerefli bir davranış olsa gerek...

Evet peygamberler gerdanlığının incisi efendimizin her bir sözü ve davranış biçimini incelediğimizde günümüz davranış bilimi kapsamında birçok araştırmada sosyoljik, psikolojik ve esasında ahlakı yücelterek iletişimi güçlü kılan disiplinli yaklaşımındaki neden ve sonuç ilişkilerine baktığımızda  hayatındaki bir çok örnekte başarılı bir iletişimci olduğunu görmemiz mümkündür.

Canlar, biz bu davranış bilimine sünnet-i seniye diyoruz. Efendimizin iletişim dilini, davranış biçimini kendisine esas dayanak yapan, toplum içindeki itibarına ve iltifatına değer katar ve insanların sevgisine mazhar olur.
Tabi insanlar ile olan münasebetin dışında 
her şeyden önemlisi Allah'ın sevgisi ile şereflenmek gibi bir yüceliğe erişir.

Canlar, size samimiyetle bir şey ifade edeceğim.
Bir çoğumuz kötülüğü çokça emreden nefsin gururundan olsa gerek, rehbersizlikten nereye gittiği anlaşılmayan birçok yolla saptık.

Oysa ki bize hidayet güneşi olan, bize bildirdiği hayat nizamı ile bütün güzelliklere ulaştıran ve dünyamızı kitabullahın ayetleri ile süsleyen  âdeta bizim için kurtuluş vesilesi olan efendimizin ortaya koyduğu hikmet dolu davranışlar ile yücelmek varken; çok ama çok anlamsız, faidesiz heveslerimize geleceğimizi hiç çekinmeden, korkmadan heder ettik.

Esasında manevi yükümüzün ağır olduğunun farkına varmak, o değerlere bütün varlığımızla sahiplenmek zorundayız...

Bakınız sünneti seniye hususi dünyamızda olumlu manada müthiş bir değişim ve dönüşüme katkı sağlayacaktır. 
Nitekim sünneti seniyeyi hayatında birer düstur haline getirenler peygamberimizin ve Kur'an'ın faziletiyle derecelerini yüceltmişlerdir...

Son söz olarak eğer: " Allah'a muhabbetiniz varsa onun sevgilisine tabi olacaksınız."
Evet, Cenabı Hakka iman eden elbette ona itaat edecek.
Çünkü;
Bu yol aydınlık...
Bu yol selametlidir...
Bu yol marifetlidir...
Bu yol kadirşinaslarındır...
Bu yol ilahi sır ve gayeye ulaştıran yoldur...
Bu yol şereflilerin yoludur...

Sizleri Fahri Âlem Efendimizin mübarek pak  sevgisine mazhar olmanızı diliyor ve şiddetle bu nurdan faydalanmanızı önce kendime sonra size tavsiye ediyorum...

Sizi bu evreni sevgi ile yaratan mülk sahibine emanet ediyorum.
Selâmetle kalınız....