AB Adalet Divanı’ndan yapılan açıklamaya göre, Belçika’nın Liege kentine bağlı Ans Belediyesi, istihdam şartlarını değiştirerek personellerin "tarafsızlık gereği dini veya ideolojik inancını simgeleyen işaretler taşımasını" yasakladı. Kararın ardından başörtülü bir personel, din özgürlüğünün ihlal edildiği gerekçesiyle Liege İş Mahkemesi’ne başvurdu. Liege İş Mahkemesi’nin belediyenin söz konusu yasağının AB hukukuna aykırı olup olmadığına karar verememesi nedeniyle dava, AB’nin üst düzey mahkemesi olan AB Adalet Divanı’na taşındı.
Skandal karar
AB Adalet Divanı ise "bir kamu idaresinin tamamen tarafsız bir idari ortam oluşturmayı hedefleyen katı tarafsızlık politikasının, meşru bir amaçla nesnel olarak haklı görülebileceğine" hükmetti. Kararda üye ülkelerdeki yetkililerin, teşvik etmeyi amaçladıkları kamu hizmetinin tarafsızlığını tasarlama konusunda takdir yetkisine sahip olduğu ifade edildi. Kararda, "Ancak bu hedefe tutarlı ve sistematik bir şekilde ulaşılmalı ve hedefe ulaşılması için alınan önlemler kesinlikle gerekli olanlarla sınırlı olmalı" denildi. Söz konusu gerekliliklere uyulduğunun doğrulanmasının ise ulusal mahkemenin görevi olduğu belirtildi.
Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi’nden karara tepki: "ABD hükümeti kınamalı"
AB Adalet Divanı’nın skandal kararına Washington merkezli Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi’nden (CAIR) tepki geldi. Yapılan yazılı açıklamada, ülkenin en büyük Müslüman sivil hakları ve savunuculuk örgütü olan Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi, ABD Dışişleri Bakanlığı’na, Avrupa Birliği’nin üst düzey yöneticilerinin, işverenlerin çalışanların başörtüsü gibi dini inanç sembolleri taşımasını yasaklamasına izin veren kararını kınaması çağrısında bulundu. Açıklamada, "CAIR, mahkemenin kararının ABD Uluslararası Dini Özgürlük Yasası’nın (IRFA) dini hakların ihlali tanımına uyduğunu ve bu nedenle ABD hükümetinin güçlü bir şekilde kınanmasını gerektirdiğini belirtiyor" ifadeleri kullanıldı. Ayrıca, Uluslararası Dini Özgürlük Yasası’nın "din özgürlüğü ihlallerinin kınanmasını, temel din özgürlüğü hakkının teşvik edilmesini ve diğer hükümetlere bu konuda yardımcı olmayı" içerdiği hatırlatıldı.
"Bu kararlar açıkça Müslümanları hedef alıyor"
CAIR Ulusal İletişim Direktörü İbrahim Hooper ise yaptığı açıklamada, "Avrupa Birliği Adalet Divanı, Müslüman kadınların iş yerinde başörtüsü takma hakkını reddederek din özgürlüğünün temel ilkelerini ayaklar altına aldı. Bu karar ve Avrupa ülkelerindeki geçmişteki kararlar, açıkça Müslümanları hedef alıyor ve İslam’ın kamusal alanlardaki görünürlüğünü ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Dışişleri Bakanlığı’nı, ABD Uluslararası Din Özgürlüğü Yasası’nda belirtilen ilkelere aykırı olan bu kararı kınamaya çağırıyoruz. Müslüman, Sih, Yahudi ve Hıristiyan topluluklarının üyeleri de dahil olmak üzere dini inançlarla ilişkilendirilen kıyafet veya sembollere sahip tüm inançlardan kişilerin, bu sembolleri iş yerinde giymelerine izin verilmelidir" ifadelerini kullandı.