Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD), iktidara geldiği takdirde Almanya'yı Avrupa Birliği'nden (AB) ve Euro Bölgesi'nden çıkarmanın önünü açmayı vadediyor.
AfD'nin 23 Şubat erken seçimleri için hazırladığı ve üyelerine gönderdiği taslak seçim programında bu vaat yer alıyor. Son yıllarda seçmen desteğini artıran ve son seçim anketlerinde de ikinci sırada yer alan AfD, Ocak ayındaki parti kongresinde bu taslak programı onaylamayı hedefliyor.
AB'nin lokomotif ülkelerinden Almanya'da AB karşıtı bir partinin bu yükselişi, pek çok soruyu beraberinde getiriyor.
,
AB yerine ne öneriyor?
Göç karşıtı AfD, AB'den ayrılma hedefini Haziran ayındaki Avrupa Parlamentosu seçimlerinden önce de gündeme taşımıştı.
Bu vaadini Almanya erken seçimleri için yineleyen AfD, "Almanya'nın AB'den ayrılmasını ve yeni bir Avrupa topluluğu kurulmasını gerekli görüyoruz" görüşünü savunuyor, bunun için de referandum düzenlenmesi gerektiğini söylüyor.
"Vatanlar Avrupası" olarak adlandırdığı, ortak bir pazara sahip bir ekonomik çıkarlar topluluğu kurulmasını öneren AfD, ayrıca programında "Euro sistemi çöküyor" alt başlığı altında Almanya'nın Euro Bölgesi'nden ayrılmasını, para birimi olarak Euro yerine de Alman Markı'nın (D-Mark) yeniden yürürlüğe sokulmasını istiyor.
Bu vaatlerinde ne kadar samimiler?
Aşırı sağcı AfD'liler, Almanya'nın AB'den ayrılmasını İngiltere'nin AB'den ayrılmasına yol açan Brexit'ten esinlenerek "Dexit" olarak adlandırıyor.
Ancak bu vaadin yakın bir gelecekte hayata geçirilmesi zaten mümkün görünmüyor. Çünkü AfD'nin seçimlerde tek başına hükümeti kurabilecek bir oy oranı alması olası görünmüyor. Seçimlerden ikinci parti olarak çıksa bile diğer partiler aşırı sağcılarla koalisyon hükümeti kurmayacaklarını açıklamıştı.
Bir gün AfD liderliğinde bir hükümet kurulacağını varsaysak da Almanya'nın AB üyeliğinden ayrılması için Federal Meclis'te bunun milletvekillerinin üçte ikisinin oyuyla kabul edilmesi gerekecek. Bu da olası görünmüyor.
Üstelik AfD'li liderler de bu vaatlerinin çok da gerçekçi olmadığının farkında. Daha bu senenin Şubat ayında AfD'nin Eş Başkanı Tino Chrupalla, Almanya'nın AB'den ayrılmak için "çok geç kaldığını" söylemişti. Partinin başbakan adayı olan diğer Eş Başkanı Alice Weidel da Financial Times gazetesine verdiği röportajda Dexit'in aslında bir "B planı" olduğunu savunmuştu.
Ekonomi dünyası uyarıyor: İktisadi kamikaze misyonu
Alman ekonomi dünyası Dexit tartışmalarına tepkili. Almanya'nın lider ekonomi enstitüleri ve sanayi birlikleri AfD'nin gündeme taşıdığı bu öneriyi kınarken, olası sonuçları konusunda uyarıyor.
Köln merkezli Alman Ekonomi Enstitüsü (IW), bu yılın Mayıs ayında, AB'den ayrılmanın Almanya için yol açacağı sonuçlarla ilgili çalışmasının sonuçlarını yayımladı.
Bu çalışmaya göre AB'den ayrılmak beş yıl içinde Almanya'ya 690 milyar euroya mal olacak. Çünkü ülkenin gayri safi yurt içi hasılası yüzde 5,6 oranında küçülecek, bu da istihdam piyasasında daralmaya, 2 milyon 500 bin iş imkanının da yok olmasına yol açacak.
IW'ye göre oluşacak zarar, ancak koronavirüs krizi ve enerji krizinin toplamı ile karşılaştırılabilir boyutta.
Çok daha sert bir tepki de Almanya Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Birliği'nden (BVMW) geldi.
BVMW, AfD'nin planını "iktisadi kamikaze misyonu", yani bir tür ekonomik intihar saldırısı olarak nitelendiriyor. BVMW, Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde yaptığı açıklamada, ortak para biriminin sağladığı avantajları şu sözlerle sıralamıştı:
"Parasal birlik, AB tek pazarının faydalı bir tamamlayıcısıdır. AB tek pazarı, şirketlerin diğer AB ülkelerinde mal ve hizmet satmalarını önemli ölçüde kolaylaştırmaktadır. Euro, ticarette şirketler için hesaplanamaz risklerin ortadan kaldırılmasına yardımcı oluyor."
AfD'nin sözcülerinden Ronald Gläser ise bu endişe ve uyarıların yersiz olduğunu savunuyor.
DW'ye konuşan Gläser, "Evet, Almanya AB'den faydalanıyor ama biz başka anlaşmalar yoluyla da avantajlar elde edeceğimize inanıyoruz" dedi.
Gläser, "Ekonomistler bunun ekonomik bir felaket olacağını iddia ettiklerinde, şunu sormak isterim: Bunu söyleyenler, Avrupa ve İngiltere'nin Brexit'ten korkunç bir şekilde etkileneceğini söyleyenlerle aynı kişiler mi? Brexit ile ilgili tüm felaket senaryolarını hatırlıyorum, oysa her şey aşağı yukarı sorunsuz geçti" sözlerini de kaydetti. (dw)