Yazar Erol Buldak, Hamburg'da oynanan ST Pauli-Holstein Kiel maçını ve Türkiye'de maç sonunda yaşananları değerlendirdi.

Bugün Günlerden ST Pauli   Holstein Kiel Futbol maçı;

Son iki haftadan beri arka arkaya HSV Hamburg- Nürnberg ve HSV Hamburg Schalke 04 maçlarını davetli olarak katılarak izleme fırsatım oldu.

HSV Hamburg futbol takım 2.ligde olmasına rağmen maçlarını 57.000 kişilik stadyumda dolu bir kapasite ile oynuyor.

Çok ciddi bir bütçe ve daha çok sponsor ve reklam gelirleri ve kombine- loca satışları ile gelir elde ediyorlar.

Çok güzel modern ve büyük bir stadyum,

Çok güzel organizasyon yapıyorlar.

Her şey insana odaklı

Seyircilerin rahat etmeleri adına tüm detaylara dikkat edilmiş.

Ve her maçta rakip takımların seyircileri için tribünde yer ayırtılmış, istedikleri gibi tezahürat yapabiliyorlar.

Ekonomik gelirleri çok yüksek seviyede olmasına rağmen 1.lige çıkmakla ilgili çok da iddialı görünmüyorlar.

Ayrıca seyircilerinin birçoğunun böyle bir derdi yok.

Anı yaşayarak mutlu oluyorlar ve takımlarını gönülden destekliyorlar.

Tribünlerdeki çocuk ve kadın sayısının her maçta epeyce fazla olması dikkatimi çekti.

ST Pauli maçına gelirsek eğer, çok soğuk bir havada başlayan maçta her zamanki gibi maç öncesi ve sonrası inanılmaz gösteriler, çoşkulu tezahüratlar hiç durmadı.

29.546 seyirci vardı.

Yine tam kapasite doluluk oranı

Hakemin çok kötü bir yönetim göstermesine rağmen ST Pauli daha düzenli, daha organize bir takım halinde 90 dakika boyunca baskı oluşturarak maçtan 3-1 galip gelmesini bildi.

Hatta 2 top direkten döndü.

Ayrıca çok başarılı bir kalecileri var.

İlk yarı bir penaltı kurtardı. Bu kurtarış takımı ciddi anlamda motive etti.  Holstein Kiel takımının da seyircisi vardı en ufak bir tatsızlık olmadı.

Maçtan önce seremonide ne yapılıyorsa maç sonrası da aynı şekilde iki takım oyuncuları, iki takımın teknik hayatı ve hakem üçlüsünü tokalaşarak uğurlayabiliyorlar.

Bu da örnek gösterilmesi, örnek alınması gereken bir tavır ve bence herkese ders niteliğindedir.

Bundesliga'nın her iki takımı da alt sıralardan kurtulmak adına uğraş veriyorlar.

ST Pauli futbol takımı bu oyununu sürdürdüğü sürece daha üst sıralarda yer alacaktır.

Maçtan sonra basın toplantısını da izledim

Moderatör eşliğinde her iki takımın teknik direktörünün açıklamaları sonrası, gazete ve televizyon muhabirlerinin soruları ile adeta sohbet havasında başlayan basın toplantısı aynı şekilde karşılıklı temennilerle son buldu.

Türkiye’deki gibi saygısızca futbol tartışmaları Almanya'da yok!

Türkiye’deki gibi maçlar biter bitmez hemen kaotik ortam yaratarak,

Bir yandan Ahmet ÇAKAR,

Erman TOROĞLU,

Rasim Ozan KÜTAHYALI gibilerin reyting uğruna seviyesizce, saygısızca, provokatörlük yaparak maç sonrası ortamı germeleri, komplo teorileri üretmeleri, yeni yeni senaryo yazmaları ve kahve ortamından daha kötü bir durum yaratarak sözüm ona futbol tartışmaları Almanya'da televizyon kanallarında yok.

Elbette ki yine Almanya'da başta Müge ANLI, Esra EROL, Didem Yılmaz ARSLAN gibilerinin çıkıp insanların duygularıyla oynayarak, ahkam kesen, kafalarına göre hukuk yaratan, mahkeme kurarak, uyduruk senaryo üreterek, yargılama cüretinde bulunan, ülkenin değerlerini, gelenek ve göreneklerini ayaklar altına alarak televizyon program yapanlar da yok.

Böyle durumlara izin veren, göz yuman yetkililer de yok.

Almanya bizi kıskanmaya devam ediyor...

Saygılarımla

€rol BULDAK