Söz vermek için illa da kitaba el basmak gerekmez. Ağzımızdan çıktığı andan itibaren namusumuz olur her söz.
Mühürdür yani ağzımızdan çıkan o kelime. Hani Harry Potter serilerinde "Dönülmez sözleri" kapsayan bir büyü vardı ya... Aslında ille de öyle bir fantastik bir dünyada yaşamak gerekmeksizin dönülmez bir mühürdür sözlerimiz. Lakin tükürür gibi konuşulduğu için çoğu zaman, tadı kaçınca atılan sakız muamelesi yapılıyor sözlere. Tıpkı sakal bırakmakla erkek olunmayacağı ya da sadece göğüsleri var diye kadın olunmayacağı gibi, birinin kulağından içeri kaçan sözlere de güvenilemiyor artık.
Oysa ne hoştur o güvenle yaşamak.
Misal;
Bir adam düşünün. Bir kadına düğünlerinden bahsetmiş. O sözcükler senet olmalıdır, dimi? Laftan ibaret kalmamalıdır, dimi? Eğer sonrasında kediden kaçan fare misali ortadan kaybolacaksa o adam, o sözleri hiç vermemelidir, dimi?
Misal;
Bir kadın düşünün. Bir adama, "Ömrüm boyunca bana senden başka kimse dokunmayacak" dediyse eğer ruhuyla imzalamış olmalıdır o söz senedini. Değilse, hiç ağzından çıkmamalıdır o sözler.
Misal;
Bir çocuk düşünün. O çocuğa söylediğiniz her söz senettir. Ona yapacağınızı söylediğiniz her şeyi yapmakla mükellefsinizdir. Zira ona ancak bu şekilde doğruluğu, güveni, dürüstlüğü aşılarsınız. Aksi halde ortalıkta başları kesilmiş tavuklar gibi sersem sersem gezen tipler büyütürsünüz.
Büyülüdürler sözler; sihirlidirler...
Uçmamaları için yazılı olmalarına gerek yoktur. Ağzımızdan çıktıkları anda hayatımıza girmiş olurlar.
Hayatın dengesini sağlamış, verdiği sözleri tutan, laf olsun diye konuşmayan, dürüst, anılar biriktirebileceğimiz, söz senetlerini onurla imzalayan, güzel insanlar girsin yaşamlarımıza. Ancak o şekilde, ancak güven ve güzellikler zinciri oluşturarak hep beraber huzurla yaşayabiliriz.
Kalplerimiz, duyduğumuz sözlerin gerçekliğine inandığımız zaman büyürler. Güvenle ve huzurla kocaman olmuş kalplerimize sağlık diliyorum,
Sözcükler ağzımızdan çıkmadan önce beyin süzgecinden geçirebileceğimiz bir akıl yetisiyle beraber...
Pınar ÖZEL / Yazar-Senarist
