Otomatik bilgi paylaşımında son aylarda ilginç gelişmeler oluyor. Bu gelişmelerin ne anlama geldiğini anlamak için son aylarda yapılan açıklamalara bir göz atalım.
2021 Yılının İlk Yarısında Otomatik Bilgi Paylaşımını Etkileyecek Önemli Olaylar
4 Mayıs 2021 tarihinde basına demeç veren Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, yurtdışında yaşayan 6 milyona yakın Türk vatandaşını ilgilendiren mali bilgi paylaşımında sürecin “mütekabiliyet” esasında yürütüldüğünü ve kimsenin mağdur edilmeyeceğini söyledi.
23 Mayıs 2021 tarihinde Alman Sağlık Bakanı Jens Spahn "Türkiye, bir yüksek enfeksiyon bölgesi, açılım yok. Akraba ziyaretine veya tatile Türkiye'ye gidenleri, dönüşte sınırda kontrol edeceğiz. Geçen yıl korona onlar yüzünden yüzde 50 arttı. Türkiye ile test ve karantina anlaşması yapacağız" şeklinde bir açıklama yaptı.
1 Haziran 2021 tarihinde 4025 ve 4026 sayılı Cumhurbaşkanı kararları ile en erken 01.01.2019 tarihinden itibaren başlayan vergi dönemlerine uygulanmak üzere yürürlük tarihi 2020 olarak belirlendi.
4 Haziran 2021 tarihinde Robert Koch Enstitüsü bir açıklama yaparak 6 Haziran 2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere Türkiye`yi yüksek riskli bölge olmaktan çıkardı.
8 Haziran 2021 tarihinde Türk Maliyesi önceki çıkarmış olduğu rehberi değiştirerek 2019 yılını da Türklerin yoğun yaşadığı ülkeler için kapsama aldı.
Türkiye’nin Almanya tarafından yüksek riskli bölge olmaktan çıkarılması Türkiye turizmi açısından çok önemli bir karardı. Zira TÜRSAP (Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği) verilerine göre 2020 yılında Türkiye’ye gelen yabancı sayısı 2019 yılına göre %72,5 oranında azalmıştı. Pandemi’den dolayı 2021 yılının da kötü geçmesini istemeyen Türk Hükümeti; en üst seviyede gerçekleştirdiği temaslarla Almanya’nın Türkiye konusundaki yüksek riskli bölge uyarısını değiştirebilmeyi başarmıştı. Bu sayede 2021 yılı Türkiye turizmi Pandeminin devam etmesine rağmen 2019`u bile geride bırakacak düzeyde patlama yaşadı
Almanya ne oldu da bir anda Türkiye`yi yüksek riskli bölge olmaktan çıkarmıştı? Acaba 2019 verilerinin paylaşıma açılması kararı ile Türkiye’nin yüksek riskli bölgeler arasından çıkarılması arasında bağlantı var mı? Eylül ayı, paylaşma ayı iken bu paylaşımın Haziran’a çekilmesi ile Türkiye turizminin önünün açılması arasında bir ilgi ya da alaka var mı?
2019 Yılı Bilgileri Paylaşım Kapsamına Alındı
Bu gelişmeler yaşanırken Türkiye Gelir İdaresi Başkanlığı 2020 yılında yayınlamış olduğu rehberde çok önemli değişiklikler yaptı.
2020 yılının ağustos ayında çıkan Rehberde Türklerin yoğun yaşadığı Almanya, Hollanda, Belçika, Avusturya, Fransa gibi ülkelerde 2019 verilerini paylaşmayacağını ilan edilmişti. Alman Maliyesi ise 2019 verilerinin de Türkiye ile paylaşıma açılacağını bilgi notlarıyla kamuoyuna duyurmuştu.
08.06.2021 tarihinde Türk Maliyesi yeni bir rehber yayınlayarak 2020 yılında çıkarmış olduğu rehberde değişikliğe gitti. Daha doğrusu Türk maliyesi geri adim attı. Bu ülkelerin paylaşılmayacağına yönelik cümleler çıkarıldı ve rehber yeniden yayınlandı. Anlaşmaya taraf ve karşılıklılık sağlanan ülkelerle 1.1.2019 tarihinden itibaren veri paylaşımı Haziran 2021 itibariyle başlamış oldu.
KAMUOYUNUN SON DURUM İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRİLMESİ GEREKİYOR
Türkiye bu süreci yumuşak geçirmeye çalıştı. Paylaşım 2019 yılını dahi kapsayacak şekilde başladığı/başlayacağı halde hiçbir yetkili bu konuda bir açıklama yapmadı. Hala milyonlarca insan bu konuda yetkili ağızlardan bir açıklama bekliyor. Ancak Gelir İdaresi Başkanlığı açıklama yapmaya gerek görmüyor ve rehberde her şeyi açıkladıklarını belirtiyor. Telefonla kendilerini arayan vatandaşlara da ya rehbere bakarak cevap veriyorlar ya da OECD sayfasını açarak paylaşımın aktif olduğunu söylemekle yetiniyorlar. Anlaşılan o ki telefonlara bakan memurların da bundan öte bir bilgisi bulunmuyor.
2017 yılından beri değişik gazetelerde köşe yazılarımda ve YouTube kanalında paylaşımın 2019 yılı itibariyle başlayacağını birçok sefer vurgulamıştım. Ancak maalesef bu uyarılarımız geniş kesimlere ulaşmadı. Türkiye nasılsa böyle bir paylaşım yapmaz düşüncesiyle insanlarda bir rahatlık vardı. Gerek bankalar, gerek yetkililer gerekse siyasiler bu konuda insanlara bilgilendirme yapmadı. Süreci şeffaf bir şekilde anlatmadı. Hâlbuki insanların çok basit birkaç sorusu vardı. Bu sorular halkın anlayacağı dilden yanıtlanabilir ve insanlar aydınlatılabilirdi.
Hala süreç şeffaf ilerlemiyor.
Yurtdışı seçmenlerle ilgilenen milletvekilleri sorulan soruları cevapsız bırakıyor; Maliye’ye sorun diyor.
Maliye kendisine yöneltilen sorulara karşı, yayınladığı rehberi işaret ediyor ve başkaca soruların bankalara yöneltilmesini tavsiye ediyor.
Bankalar müşteri kaybetmemek için bilgi talep edenlere doğru bilgi vermiyor. Doğru bilgi vermediği gibi kendilerini güvence altına almak için bazı form ve belgeler imzalatarak bütün sorumluluğu müşteriye yıkıyor. Bazen de kendileriyle ilgili bir durum olmadığını tamamen Maliye ile görüşülmesi gereken bir konu olduğunu belirterek işin içinden çıktıklarını zannediyorlar.
Yurtdışında insanlara ücretsiz hukuki bilgi vermek zorunda olan bazı Türk konsoloslukları telefonlarına bakmıyorlar. Bir şekilde ulaşabilmişseniz de telefonun ucundaki memur sanki konuyu ilk defa duymuşçasına hareket ediyor. Avrupa’da faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları; üyelerini konuyla ilgili bilgilendirmiyor. Bazıları ise bilgilendirmeye niyetlense toplantıları görünmez bir el tarafından iptal ediliyor.
Yurtdışı Türkler Başkanlığı konuya duyarsız.
Ana akım medya ise üç maymunu oynuyor.
Hâlbuki insanların soruları çok basit. Şu 3 soruya yanıt arıyorlar:
• 2019 yılı verileri hangi ülkelerle ne zaman paylaşıldı?
• 2020 verileri hangi ülkelerle ne zaman paylaşılacak?
• 2019 ve 2020 listelerinde ismimin yer aldığını nasıl öğrenebilirim?
OTOMATİK BİLGİ PAYLAŞIMI LİSTESİNDE OLDUĞUNUZU -E DEVLET ÜZERİNDEN ÖĞRENEBİLMELİSİNİZ
Devletin, insanların kendi isminin otomatik bilgi anlaşması listelerinde yer alıp almadığını kontrol edebileceği e-devlet portalı üzerinden bir hizmet geliştirmesi gerekmektedir.
Bunca yıldır süreç şeffaf yürütülmedi. En azından, paylaşım başladıktan sonraki süreç şeffaf yürütülsün ki insanlar yurtdışında yaşadıkları ülkelerde önlemlerini alabilsinler. Bizim önerimiz ise Otomatik Bilgi Paylaşımı listelerinin
E Devlet sistemiyle entegre edilmesi şeklinde olacaktır. Herkes e-devlet üzerinden isminin bu listelerde yer alıp almadığını öğrenebilir ve vergi mükellefi oldukları ülkelerle ortaya çıkabilecek muhtemel sorunlarını halletmeye çalışabilirler.
Belki Avrupalı Türkler telaşa kapılır bir an önce parasını çeker gibi endişelerle paylaşımın başladığı açıklanmıyorsa bu gurbetçilere yapılabilecek en büyük kötülüktür.
ASIL AMAÇ KARAPARAYLA MÜCADELE Mİ?
Maliye Bakanlığı’nın kamu spotlarında hâlâ döviz çağrısı yapılmaktadır. Yurtdışı’ndan gelecek dövizler için Türkiye`de herhangi bir vergi soruşturması açılmayacağının garantisi verilmektedir. Bu çağrıyı dinleyen yurtdışındaki gurbetçinin kafası iyice karışmaktadır. Benim bilgimi verecekse neden benden döviz getirmemi istiyorlar? Neden hiçbir hesap sorulmayacak deniliyor? şeklinde sorular akıllara geliyor. Kara parayla mücadele adına 6 milyon gurbetçisinin bilgisini verecek olan Maliye`nin kamu spotu ile yurtdışından kaynağı belirsiz paraları çekmeye çalışması da kafalarda ayrı soru işaretlerini ortaya çıkarıyor.
Son yıllarda emeklilikte, pasaport ve telefon harçlarında, dövizli askerlikte, Türkiye’de yurtdışı sağlık kasası üzerinden tedavi olma konularında hayal kırıklığına uğrayan Avrupalı Türkler son olarak Otomatik Bilgi paylaşımı konusunda mağdur edildiğini düşünüyor.
KARŞILIKLILIK İLKESİ Mİ DEDİNİZ?
Şayet bir mağduriyet ortaya çıkmayacaksa bunun nasıl mümkün olacağı da açıklanmalı. Ancak Mayıs ayında Maliye Bakanı’nın yapmış olduğu açıklama gibi “süreç mütekabiliyet/karşılıklılık esası çerçevesinde ilerliyor” şeklinde soyut bir açıklama olmamalı. Çünkü Türkiye`den Avrupa ülkelerine, Avrupa ülkelerinden de Türkiye`ye verilecek bilgiler arasında dağlar kadar fark olacak. Bu farkın çok önemli iki sebebi var.
Aradaki büyük farkın ilk sebebi Almanya`da ya da birçok Avrupa ülkesinde ikameti olmayan kişilerin hesap açamayışı. Bankalar mevzuatları gereği bulundukları ülkede ikamet gösteremeyenlere hesap açmamaktadır. İlgili ülkede ikamet gösterip hesap açanlar da zaten ikametleri gereği otomatik bilgi paylaşımına girmiyor. Bu konu o kadar net bir konu ki Almanya`da ikameti olmayan Alman vatandaşları dahi hesap açamıyor. Ancak Türkiye`de durum farklı. Yurtdışı’nda ikameti olanlara da hesap açtırdıkları için otomatik bilgi paylaşımı kapsamına giren hesap sayısı Avrupa ülkelerine göre çok fazla. Bu durumda Türkiye bilgileri alan ülke olmaktan çok bilgileri veren ülke olacak demektir.
Bu arada ABD ise sadece bilgileri alan ülke konumunda. Herhangi bir ülkeye bilgi vermeyecek sadece bilgi alacak. Bunun neresi karşılıklılık?
VERGİ MÜKELLEFLERİ VE SOSYAL YARDIM ALANLARIN DURUMU
İkinci sebep ise değişim yapılacak bilgilerin işlenişi ve kullanılışında ortaya çıkacak. Avrupa Ülkeleri kendilerine gelecek bilgileri öncelikle vergi soruşturmalarında delil olarak kullanacaktır. Ardından soruşturmanın genişletilmesi durumu söz konusu olursa sosyal yardım alanlar da bu durumdan ciddi etkilenecektir. Örneğin Hollanda`da varlık vergisi olduğu için sadece paranın miktarı bile vergi konularında bir ceza sebebi olabiliyor. Ancak Türkiye`de varlık vergisi olmadığı için bilgileri alan Türk Maliyesi bunu soruşturmaya dönüştüremeyecek dolayısıyla ceza uygulayarak gelirini arttıramayacaktır.
Aynı zamanda Türkiye'de; Avrupa'daki gibi bir sosyal yardım sistemi olmadığı için alınan bilgilerin sosyal yardım alanlara karşı kullanılması gibi bir sorun da ortaya çıkmayacaktır.
Örneğin Almanya'da bir hesapta 100.000 Euro parası olan Hans`ın bu bilgisi Türk maliyesine aktarıldığında Hans`ın başı çok fazla ağrımayacak, ancak Türkiye'deki bir bankada 100.000 Euro hesabı olan Hasan`ın başı Hollanda`daki ya da Fransa`daki resmi dairelerle ciddi manada derde girebilecektir.
YETKİLİ MAKAMLARA SORUNLARI İLETTİK
Facebook hesabımız üzerinden bir anket çalışması yapmıştık. Katılımcılar Otomatik Bilgi Paylaşımı’ndan Türkiye'nin çekilmesini destekler misiniz sorusuna Avrupalı Türkler % 90 oranla evet diyerek oy vermişti. Anket sonuçları tarafımca CİMER üzerinden Cumhurbaşkanlığı’na iletilmişti.
Anlaşma’nın revizesi ya da ertelenmesi konusunda imza kampanyası düzenlemiştik. Kampanya sonuçlarını CİMER üzerinden ilgili makamlara iletmiştik.
İnsanların en çok eleştirdiği ve itiraz ettiği konu bu zamana kadar yurtdışında yaşayan Türkiye kökenlilere konu ile ilgili yeterli bilgi verilmemesi. Hala daha belirsizliklerin devam etmesi, Maliye'nin topu bankalara ve finansal kurumlara atması, bankaların da birbirinden çok farklı şekilde müşterilerine bilgi vermesi kafaları karma karışık ediyor. Bu sorunları her ortamda cesaretle dile getirdik. Getirmeye de devam edeceğiz. Bu konularda YouTube kanalında yüklediğimiz videolar toplamda 500 bin defadan fazla izlendi. En azından şu konuda gönlüm rahat ki ilerde kimse bize “bu denli bir mağduriyet ortaya çıkacağını bilmiyorduk. Bilseydik bu bilgileri vermezdik” diyemeyecek. Benim gibi birçok kişi de kendi imkânlarıyla bu durumda ortaya çıkabilecek sorunları sesinin çıktığı kadarıyla ilgili yerlere duyurdu. Buna rağmen Avrupalı Türkler mağdur edilirse artık bundan sonra Türk Diasporası’nın hiçbir kuruluşa, devlete, sivil toplum örgütüne ya da partiye bağlı olmadan kendi yolunu kendisinin çizeceğini de herkes bilmelidir. Bu günlük konu ile ilgili yorum ve görüşlerim bunlardan ibaret. Sizleri objektif olarak bilgilendirmeye çalıştığımız YouTube kanalımızı ve sosyal medya hesaplarımızı takip edere bizi destekleyebilirsiniz Böylece sesinizi çok daha gür duyurmuş olacağız!
Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere. Hoşçakalın.
Av. Talha Barut
Facebook: @avukatimiz
YouTube: @Avukat Talha Barut
www.talhabarut.com - 040 636 93 310