OECD ülkeleri arasında yapılan otomatik bilgi paylaşımı anlaşması milyonlarca insanı kapsadığından dolayı bir çok insanın anlaşma se bebiyle zarar görme ihtimali bulunuyor. Zira ülkelerarası bilgilerin otomatik paylaşımlar çerçevesinde verilmesiyle birlikte eksik ya da yanlış bilgi veren kişilerin bazı cezalar alması öngörülüyor. Otomatik Bilgi  Paylaşımı konusunda yıllardan beri araştırma ve bilgilendirmelerde bu lunan Uzman Avukat Talha Barut`a konu ile ilgili sorularımızı yönelttik. Talha Barut'un bize verdiği bilgileri okuyucularımıza aynen aktarıyoruz.

BİLGİ PAYLAŞIMI NEDİR,  HANGİ AMAÇLA YAPILDI?

Otomatik bilgi paylaşımı Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgü (OECD) ülkeleri arasında kara para ile mücadele ve vergide şeffaflığı sağlamak için yapılan bir anlaşmadır. Daha çok ülkelerin birbirleriyle finansal paylaşımını içeriyor. Ağustos ayında Türkiye Maliye Bakanlığı Gelir Dairesi Başkanlığı'nın yayınladığı rehberde anlaşmanın yapılma sebebi şu şekilde izah edilmiştir:

''Otomatik bilgi değişimi taahhüdünün yerine getirilmesi hususu hem OECD hem de Avrupa Birliği nezdinde “kara liste” olarak da adlandırılan vergisel açıdan işbirliği yapmayan veya şeffaf olmayan ülke listeleri ve benzeri uygulamalar ile takip edilmekte ve muhtelif tedbirler üzerinde çalışılmaktadır. Uluslararası finans ve kredi kurumları nezdinde de bu listeleme çalışmaları dikkate alınmaktadır.” Bu açıklamadan da anlaşılacağı üzere Türkiye’nin dünyadaki sisteme entegre olabilmesi, şeffaf olmayan bir ülke olarak değerlendirilmemesi için böyle bir anlaşmaya imza attığı görülüyor. Bu anlaşmaya imza atmayan ülkelerin kara listeye alınacağı ve birtakım yaptırımlarla karşılaşacağından dolayı Türkiye`nin bu anlaşmaya imza atmak zorunda kaldığı açıklanmıştır. Anlaşma kapsamında verilecek bilgiler de bankada sene sonu hesap bakiye bilgisi, sene içerisinde alınan faiz tutarı, borsada hisse senetlerinden kaynaklı kazanç tutarları, mevduat hesapları, saklama hesapları, ortaklık ve borç ilişkisi menfaati, nakdi değer sigorta sözleşmeleri, düzenli ödeme sözleşmeleri bu kapsama girmektedir.

BİLGİ PAYLAŞIMINDAN KİMLER ETKİ LENİP, KİMLER ZARAR GÖREBİLİR?

Bilgi paylaşımından daha çok yurt- dışında ikamet ettiği halde, anlaşmaya ta raf olan ülkede mesela Türkiye’de hesabı olup, oradan gelir elde edip, bunu yurt dışında beyan etmeyenler ya da eksik beyan edenler, yani sene sonunda vergi beyannamesinde bildirmeyen kişiler zarar görür. Bu kişiler vergi kaçakçılığı suçlamasıyla karşı karşıya kalabilirler. Cezai ya da idari bir takım soruşturmaya uğra- yabilirler. Mesela bir kişi Türkiye'den emekli aylığı aldı ama bunu Almanya'da beyan etmedi, ya da kira geliri aldı beyan etmedi, faiz geliri vardı beyan etmedi. Ya da hisse senetlerinin satışından ya da Euro mevduat hesaplarından yüksek faiz getirileri oldu ama bunları sene sonunda be yan etmedi. Türkiye'de yüksek miktarda parası olup, bunun kaynağını açıklayamayacak insanlar zarar görür. Çünkü Almanya'daki mali makamlar sene sonu hesap bakiyesini öğrendiğinde, kişiye buradan mektup gönderecek ve bunun kaynağı nedir ne gibi gelirleri vardır bunların sorgulamasını yapacak, kişinin kendini ihbar etmesinin önünü açacak mektuplar yollayacaktır. Bu tür sorunu olan insanlar zarar görebilir. Tabi her ne kadar anlaşma vergi kaçakçılığı amacıyla yapılmış olsa da, sosyal yardım alan bir takım kişilerin de zararları olabilecektir. Mesela diyelim ki Almanya'dan sosyal yardım alan bir kişi, mesela Türkiye’de 100.000 Euro parası var. Bu kişiye soruşturma açıldığında, ilgili kişinin nasıl geçindiği, neyle geçindiği gibi soruları da kişiye yöneltilecektir. Bu kişi sosyal yar- dımla geçiniyorsa, bir şekilde Almanya'da sosyal yardım aldığı kuruluşla irtibata geçerek, bu durumu onlara iletebilir ve bu durumdan haberdar olan sosyal yardım veren kuruluş da burada bir soruşturma açabilir, vermiş olduğu yardımların iadesini isteyebilir. Kişi hakkında dolandırıcılıktan dolayı suç duyurusunda bulunabilir, savcılık makamla bu kişilere dava açabilir ve bu kişiler hapis cezası tehlikesi ile karşı karşıya kalabilir. Nitekim geçtiğimiz aylarda Almanya’nın değişik bölgelerinde bu durumda olan bazı kişiler yargı- lanmış, almış oldukları paraları ceza ve faiziyle geri ödemek zorunda kalmış ve 1 yıl 10 ay gibi hapis cezaları da almışlardır. Fakat daha önce sabıkası olmadığından dolayı bu cezalar ertelenmiştir ama aldıklarını geri ödemekten kurtulamamışlardır. Böyle durumlar ortaya çıkabilir.

İNSANLARIN BİLGİ PAYLAŞIMINDAN KORKMALARI GEREKİR Mİ?

Bilerek ya da bilmeyerek birtakım gelirleri bildirmemişse, bir şekilde Maliye bundan haberdar olmuşsa, soruşturma açabilir. Kişi ihtiyacı olmadığı halde yardım almışsa, kuruluşa doğru bilgi vermemişse, bankadaki nakit parasını yardım aldığı kuruluşa bildirme- mişse, kira gelirini bildirmemişse bu durumu farkeden Maliye haklarında soruşturma açılabilir. Bu noktada kişiye birtakım cezalar verilebilir, hatta bu kişiler süreli oturuma sahipse, bu soruşturmalardan dolayı daha kısa süreli oturum uzatmalarıyla karşı karşıya kalabilirler. Çün bazı soruşturması devam edenlerle alakalı 3 ay veya 6 ay süre ile oturum uzatılıp, soruşturmanın akıbeti beklenebilmektedir. Eğer ceza almışsa oturum uzatma konusunda zorluk yaşamalarına sebebiyet verebilir. Bu noktada kişi para cezası veya hapis cezası gibi durumlarla karşı karşıya kalabilirler. Ceza konusunda kaçırılan vergi miktarı önemli, çok yüksek miktarlarda vergi kaçakçılığı olması durumunda hapis cezaları verilebilmektedir. Dolayısıyla insanların bulundukları ülkede hukuka uygun hareket etmesinde fayda vardır çünkü, ilgili anlaşmalar yürürlüğe girdiğinde ve paylaşım başladığında telafisi imkânsız ba zararlar ortaya çıkabilir.

BİLGİ PAYLAŞIMI KAPSAMINDAN ÇIKMAK GİBİ BİR SEÇENEK VAR MI?

Bilgi paylaşımından korunmanın birtakım yolları var. Kişiler kendileri ya da vekilleri yani avukatları aracılığıyla bu bilgi paylaşımı kapsamının dışından çıkmak için birtakım müracaatlarda bulunabilirler. Bazı bizim de müvekkillerimizden emekli olmuş, Türkiye'ye yerleşmiş, altı aydan fazla süre Türkiye’de yaşamış ama henüz adresini güncellememiş kişiler de olabiliyor. Bu kişilerin öncelikle ad- reslerini güncellemeleri, bankalardaki iletişim bilgilerini yani telefon ve mail adreslerini güncellemeleri ve buna ilişkin kurumlara müracaat etmesi gerekmektedir. Buna rağmen otomatik bilgi paylaşımı listelerinde adları geçenlerin listelerden isimlerini sildirmek suretiyle bir takım ku rum ve kuruluşlara müracaat etmek suretiyle bu anlaşmanın kapsamı dışına çıkabilirler. Tabii ki bilgilerin doğru ve gerçeğe uygun olması gerekiyor. Bu noktada gerçeğe aykırı birtakım beyanlarda bulunmak da insanların başına farklı farklı sorunlara yol açabilir. Çünkü bir yandan korunayım derken, bilinçsiz bir şekilde bazı adımlar atarsa, yarın bir gün başka yerden başka cezalar çıkabilir, kıntılar yaşayabilir. Örneğin yanlış ya da gerçeğe uygun olmayan adres beyan etmek, nüfus hizmetleri kanununun 67. maddesine göre 6 ayla 4 yıl arası hapis cezasını gerektiren bir suçtur. Bu kişi kendisine ait olmayan adres verdiğinde Türkiye’den hakkında herhangi bir dava açıldığında veya kendisine karşı icra takibi yapıldığında yanlış vermiş olduğu ad- rese yapılacak tebligatları almasa bile, almış kabul ediliyor. Eğer bu bir icra takibi ise 7 gün içinde itiraz etmediği için bu haciz kesinleşiyor. Eğer bu bir dava ise 15 gün içinde cevap vermediği için savunma hakkı ve delil bildirme hakkı sıtlanıyor. Yurtdışında oy kullanamıyor, emekli ise sağlık yardımından uzun süre yararlanamıyor, SGK tarafından genel sağlık sigortası masrafı çıkarılıyor. Böyle sayarak bitiremediğimiz başka başka  sorunlar ortaya çıkabiliyor.

Genel olarak bu tür sorunlarla karşı laşmamak için vatandaşların bulunduk ları ülkede hukuka uygun hareket etmesi, şayet bilerek veya bilmeyerek birtakım hatalar yapmışsa da konunun uzmanı avukatlarla birlikte yola çıkarak bu sorunla bir bir çözmesini tavsiye ederim. Bu noktada bu meselenin önemsenmesini, sorunlar daha ortaya çıkmadan veya kendilerine soruşturma açılmadan çözüm aramalarını tavsiye ederim. Herkese iyi seneler dilerim.

Bilgi Hattı: +49 40 636 93 310